innâ: biz (vurgulu)
  lehû: ona
  hâfiz: koruyucu
  lehâfizûn: koruyucular (vurgulu)
15:9 veinnâ lehû lehâfizûn
Şüphesiz o zikri Biz indirdik, onun koruyucusu da elbette Biziz.

Kuran'ın korunmuşluğu tarihsel bir vaka: Dünyanın neresine giderseniz gidin, farklı bir kopyasını(*) bulamazsınız. İnsanların yazdığı her metnin zaman içinde az çok değiştiğini biliyoruz. Bu metnin hiç değişmeden kalmış olması tek başına bir mucizedir, çünkü başka bir örneği yok.

(*) Farklı mushaflar vardır, ama bunlar ancak müzelerde ve kütüphanelerde bulunur. Akademik açıdan ilginç olsalar bile pratik anlamda bir değeri yoktur. Hakiki kıymeti olan gözlem şudur: Nerdeyse her konuda ihtilaf çıkaran üç millet (Türk, Arap, Acem) mushaf konusunda uyum içindedir.

hat levhası
O zikri Biz indirdik, onun koruyucusu da elbette Biziz

İnci misali Korunmanın diğer bir boyutu da, alelade görünüp içindeki kıymetlerin saklanması. Okyanuslarda değersiz, sıradan taşlar bulunur. İnci çıkaranlar onlara hiç değer vermez. Aradıkları, taşlaşmış istiridyelerdir, içlerinde pırıl pırıl inciler olan istiridyeler. Adi taşlardan görünüşte hiç farkları yoktur, ama erbabı onları bulup çıkarır. Eğitilmemiş gözlerden gizlenmiş, korunmuştur. Vâkıa suresinde meknûn kelimesi ile bu anlam ifade edilmiş: 56:77 innehû lequrânun kerîm o kerim bir Kur'an'dır 56:78 fî kitâbin meknûn korunmuş bir kitaptadır Bu kelime aynı surede hem Kuran hem de inci için de kullanılmış. Benzetme çok açık: Alelade taşlar yerine sıradan sözleri düşünelim. İnci yüklü sıradışı söz de Kuran oluyor; bakmayan gözlerden, dinlemeyen kulaklardan, düşünmeyen akıllardan korunmuş...


Ramazan