Kuran-ı Kerim'in bir tek metin olmadığı, çok sayıda kelimenin farklı okunuşları olduğu iyi bilinen bir hakikattır. Bu farkların esas olarak iki sebebi var:
Kıraat konusunu anlamayan bazı şarkiyatçılar, anlam farklarına yol açan okuyuşları tahrif olarak görüyorlar. İslam alimleri ise, "bunlar münzeldir, vahiyle gelmiştir, Efendimiz (SAS) bazen onu bazen bunu okumuştur" diyor. Hakikaten, sahabe "melik" ve "mâlik" kelimelerinin anlam farkını kaçırmış olamaz! İkisi de tevatür derecesinde biliniyor, o halde elbette iki anlam birlikte geçerlidir.
Lakin, kimse kendine göre bir kıraat uyduramaz. Farklı kıraatler çok sayıdadır, isnad zinciri ile sahabeye kadar uzanır. Bir kıraatin geçerli olması için hem sözlü hem yazılı delil aranır: Sağlam bir isnad zinciri ve yazılı mushaflardan birine uygunluk. "Şu kelime böyle de okunabilir" diyenlerin yolu bu iki kural ile kapalıdır.
Corpus Coranicum -- 2007'de açılmış kapsamlı bir web sitesi, halen gelişmeye devam ediyor. Kıraat farklarını bu siteden aldığım birkaç örnek üstünde görelim.
Bu sayfadaki her örnekte koyu renkle gösterilen, Ebû Amr ed-Dânî'nin et-Teysīr adlı eseri ana kaynak. Hicretten 400 yıl sonra yazılmış bu kitabı Altıkulaç da referans olarak kullanıyor, kıraat ilminde sağlam bir eser olduğunu biliyoruz. Lakin, sitede bundan başka çok sayıda kaynak kullanılmış, onların güvenilirliği hakkında bir bilgim yok. Bu nedenle, sağlam olduğunu bildiğim bir tek kaynak kullanıyorum.
et-Teysīr'de kıraat imamları: 1 Nāfi` Medine 2 Ibn Kesīr Mekke 3 Ebū `Amr Basra 4 Ibn `Āmir Şam 5 `Āsım Kûfe 6 Hamza Kûfe 7 el-Kisā'ī KûfeBu sayfadaki örnekleri, imlâyı değiştirmeyen dört grupta topladım, beşinci grup ayrı bir sayfada anlatılıyor:
Aşağıdaki her örnekte ayet numarasına tıklayınca, ayet Iqra yazılımında gösterilir. Kelimenin okunuşuna tıklayınca, ayetin farklı kıraatleri Corpus Coranicum sitesinde açılır. Sarı çizginin altında günümüzde standart olan Asım/Hafs rivayetini, üstünde de farklı okuyuşları görebilirsiniz.
Kıraat farklarının pek çoğu sadece şive ve lehçe farkı, yazılış ve anlam değişmiyor. Bunların da büyük çoğunluğu ayet sonundaki noktasız ye (elif maksûra) harflerinin okunuşuyla ilgili:
Naziat 79:15 — Mûsâ ⇒ Mûsê veya Mûsiy Bu ayette "Mûsâ" kelimesinin yerel şive farkından gelen üç farklı okunuşu görülüyor. Buna benzer çok örnek var: "hudâ", "hevâ", "tecellâ" ve benzeri kelimeler, diğer kıraatlere izin vermesi için elif yerine noktasız ye ile yazılır.
Anlamı değiştirebilen bu farklarda kelime aynı, sadece seslendirmesi farklı.
Maide 5:6 — erculekum ⇒ erculikum ('ǧ' = cim) Bu örnekte anlam hakikaten zenginleşiyor: Kıraat imamlarının yarısının okuyuşuna göre ayakları yıkamak, diğerlerine göre mesh etmek gerekiyor. Her iki anlamı da içine alan tefsirler var: Muğlak bir ayet. Sahabenin çoğu zaman ayak yıkadığını, bazen de mesh ettiğini biliyoruz.
Şuara 26:176 — ashâbul-eyke ⇒ ashâbu leyke Eyke ashabından bahseden iki ayette (15:78 ve 50:14) kıraat farkı yok. Medine, Mekke ve Şam kurrâsı, burada ve 38:13 ayetinde kelimeyi leyke şeklinde okumuş. Demek "Leyke" diye bir yer ismi var.
Şive farkı kadar yaygın olmayan bir fark da fiillerde gözleniyor. Fiilin hangi bâbda (kip) kullanıldığı, etken veya edilgenliği, hangi şahıs olduğu gibi hususlarda harf ya da hareke farkları kaydedilmiştir.
Hicr 15:8 — nunezzilu ⇒ tenezzelu veya tunezzelu Kûfe imamları bu ayeti "melekleri hakkıyla indiririz" mealinde okurken, diğerleri "melekler hakkıyla iner" diyor. Söz farklı ama taşıdığı anlam aynı.
Az sayıda bazı örneklerde, farklı anlam taşıyan kelimelerin yazılışı aynı olabiliyor. Bunların hepsinde iki anlam birlikte geçerli: Hem o kelime, hem bu kelime anlamı zenginleştiriyor. Biri diğerinden "daha doğru" denemediği için her ikisi de hafızalarda korunmuş, lakin Osmânî mushaflarda aynı şekilde resmedilmiş. Bu farkların tamamını aşağıda 13 ayette 10 kelime olarak gösterdim.
Bakara 2:219 — kebîrun ⇒ kesîrun Günahın niteliği "kebîrun" büyük veya "kesîrun" çok anlamında. Ya da hem büyük hem çok... Aynı kelime aşağıda, Ahzab 33:68 ayetinde.
Bakara 2:259 — nunşizuhâ ⇒ nunşiruhâ Cesede can girerken kemikler üst üste kaldırılıyor ve o şekilde yayılıyor, neşrediliyor.
Furkan 25:48 — buşran ⇒ neşran veya nuşran Aynı okuma ve yazma farkı A'raf 7:57 ve Neml 27:63 ayetlerinde.
Ankebut 29:58 — lenubevviennehum ⇒ lenusviyennehum İki kelime kulağa çok farklı geliyor, ama noktalar olmayınca Kûfi yazıda imlâ değişmez. Anlam da çok yakın: Bir yerde yerleşmek, orayı yurt edinmektir.
Ahzab 33:68 — kebîran ⇒ kesîran Lânet de öyle: Hem "kebîr" büyük, hem "kesîr" çok.
Zuhruf 43:19 — 'ibâdu ⇒ 'inde Mekke ve Şam kurrâsı, bu kelimeyi 'inde şeklinde okumuş.
Hucurat 49:6 — fetebeyyenû ⇒ fetesebbetû Kûfe'nin iki imamı, anlamı çok yakın olan farklı bir kelime ile okumuş. Harflerin noktası olmadığı için imlâ aynı. Aynı kıraat ve imlâ farkı Nisâ 4:94 ayetinde.
Tekvir 81:24 — bidanîn ⇒ bizanîn
Kaynak:
Eleven words whose spelling is the same (Khazer Al Majali) 2003, s.87
Başlıkta "11 kelime" diyor ama imlâsı farklı olan bir kelimeyi 5. bölüme alınca burada 10 kelime kaldı. Ayrıca iki kelimenin ikişer adet tekrarı ile tabloda 14 kelime var.
Bazı ayetlerin okunuşuyla birlikte yazılışı da değişiyor. Kıraat farklarını yazıya geçirmek için, her mushaf gideceği bölgeye uygun kıraate göre yazılmış. Biri diğerinden "daha doğru" denemediği için, her ikisi de Osmânî mushaflarda "bölgesel fark" olarak kayda geçmiş. Altıkulaç'ın verdiği çizelgede imlâ farklarının hepsini görebilirsiniz. Sonuç olarak, bugün dünyanın her yerinde okunmakta olan mushaflar ile Hz Osman tarafından Kûfe'ye gönderilen el yazması arasında sadece 3 harf farkı var.
Mesâhif Temmuz 2024